Eylemci

Kimse zorlamamıştır onu.

Olan biteni fark eder.
Yanlış olduğunu düşünür.
Değiştirmek ister. 

Eylemci, “Bana ne” diyemeyen kişidir. Diğer seçenekler yoktur onun için:
-Susmak
-Görmezden gelmek.
-Kabullenmek.
-Boyun eğmek…

 

Kalabalık kendisini oluşturanlardan daha büyüktür her zaman. Onun içine giren herkes kendisinden taşmış gibidir. Kolektif ruhun gizil gücüdür bu. Eylemci kalabalığın arasındadır ama en başta kendisi için oradadır. Onu harekete geçiren kendisine karşı taşıdığı sorumluktur. Her ne kadar toplumsal bir davaya inanmışsa da eylemi varoluşsal bir gereklilik olarak görür. Kazanıp kazanmamak da önemli değildir. Önemli olan eylemdir. Meydan okumadır. Bireysel olarak, nesneleşmeye başkaldırmıştır. Hayatının öznesi olmak ister. Niye meydanda olduğunu düşünmez. Niye herkesin orada olmadığını düşünür. Kendini teşhir eder ve gizlenenlerin utanmalarını bekler. Başına gelecekleri ise hiç umursamaz. Ödeyeceği bedeli göze almıştır.   

Eylemci, taraf tutmamanın da politik bir seçim olduğunu bilir. Çünkü, tarafsızım demek düzenin devamlılığına hizmet eder. O, tam tersini ister. Değişim talep eder. Bu yüzden her eylem bir nevi, “yeter artık” çığlığıdır.